Gitmesen Olmaz mı BABA ?

Gitmesen Olmaz mı BABA ?

gitmsen olmaz mı baba?
yine gidiyorsun…
ağlamaktan şişmiş gözlerle el sallarken ardından tek bişey değil bi çok şeyi düşündüm.aklımdan bi çok an ve anı geçti gitti…en çok koyan bana gidişinde çocukluğum oldu..birkez daha yaşadım sanki o günleri gidişlerini birkez daha döktüm sanki aynı gözyaşlarımı…hatırlamasam da amcama baba dediğim günleri hatırlamayacak kadar küçük olsam da şimdi amcama baba demeyecek kadar büyük olduğumu farkettim…canımı yakıyo gidişlerin hergün küçük çocuklar sokağın başından gelen babalarına ”BABA BABA”diye (daha&helliip;)

Hayatınız Seçtiğiniz Kadındır.

Hayatınız Seçtiğiniz Kadındır.

Evvel zaman içinde Memleketin birinde 90 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış?
Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış.”bu gençliğin sırrı nedir” diye.
İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya…
Ama sorular sık, soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki.
Düşünmüş nasıl anlatırım bu sırrımı kolayca herkese. Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye evine. (daha&helliip;)

Sınırlarınızı Belirleyin

Sınırlarınızı Belirleyin

sınır“İnsanların temel sorunu, diğer insanlarla aralarına nasıl mesafe koyacaklarını bilememelidir. Sınırları olmayanların hayatları başkalarınca işgal edilir.”

Melih Arat

Birçok insanın mutsuzluğunun nedeni, kendi yaşamında sınırlarını çizmeyi bilmemesidir. Herkesin kendisine ait sınırları olması gerekir; ancak çok az insan bu sınırları çizmek üstüne ayrıntılı bir şekilde düşünür. Başka insanların yaşamının içine çok girer ya da başkaları onun yaşamının içine çok girer. Nerelerde sınır çizmeliyiz? Sınır çizerken nerelerde hata yapıyoruz? İlk hatamız kendi derdimizle ilgilenmek yerine, başkasına yardım etmeye çalışmaktır. Sıra Dışı Yaşam Becerileri derslerinin bir numaralı kuralı “denemediği dene”dir. İki numaralı kural ise “Kendini koru”dur. (daha&helliip;)

En Doğru Yalan – Yalan Yarışması

En Doğru Yalan – Yalan Yarışması

yalan

Vakitlerden bir vakit padişah, çağırmış tellalları, “Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!” diyerek ilanını halka duyurma emri vermiş. Yalan güzel bir şey değil; ama padişah bu ilanla zeka testi yapacakmış. Yarışma zamanı gelince padişah, katılanları teker teker huzuruna çağırmış. (daha&helliip;)

En Büyük Hazine İlim

                       En Büyük Hazine İlim
ilim

Zamanın bir vaktinde Fars diyarında dul bir kadın varmış. Bu kadın, öleceğini hissedince biricik oğlunu yanına çağırarak ona, “İyi dinle evladım! Oldukça fakir olduğumuzdan çok sıkıntı çektik. Sana bir kitap bırakıyorum. Bu kitaptaki talimatları uygularsan çok zengin olacaksın.” demiş. Annesi vefat ettikten sonra çocuk, o kitabı okumaya başlamış. Kitabın baş kısmında, “Hazineye ulaşmak için sayfa atlamadan okuyunuz. Eğer bir sayfa dahi atlarsanız hazineye erişemezsiniz.” yazıyormuş. (daha&helliip;)

Yüzme Bilmeyen Kibirli Alimin Sonu

Yüzme Bilmeyen Kibirli Alimin Sonu

Geçmiş vakitlerin birinde alimin biri, boğazın öbür yakasına geçmek için bir sandalcının yanına gelerek ona sorar:
– Karşıya geçirmek için ne kadar para alıyorsun?
– Garşuya bir liraya geçürüm efendü.
Alim, sandalcının bu bozuk Türkçe ile verdiği cevabı beğenmez.
– Bu ne biçim konuşma böyle? Yoksa sen dilbilgisi bilmiyor musun?
– Yok ağam, güççükken haytalık ettük, okuyamaduk! (daha&helliip;)

Cahil anne baba zulmeder, zalim olmasa bile…

Cahil anne baba zulmeder, zalim olmasa bile…

Eğitimci Yazar Sait Çamlıca’nın kendi bloğunda bizlerle paylaşmış olduğu güzel bir yazı.

Zulüm acı çektirmektir. Zalim, acı çektiren kişiye denmez mi? Kimin kime acı çektirdiği önemli değil. Siz birisine haksız bir muamelede bulunuyorsanız, hak etmediği acıları çektiriyor sanız bu tanımın içine girersiniz. Anne de olsanız, baba da.
İki yıl önce bir konferansımdan sonra duyarlı bir anne yanıma geldi. Anlattıklarıma katkı sağlayacağını düşündüğü notlarını bana verdi. Notlarını inceledim. Çok güzel bilgiler derlemişti. Notları okurken bir cümle çok dikkatimi çekti. “Zalim bir anne babanın evladın çektirdiği acı ile, cahil bir anne babanın evladını çektirdiği sıkıntılar arasında fark yoktur. Bu cümleyi okuyunca hemen yanına not düştüm; Evet! Cehalet zulümdür.”
(daha&helliip;)

Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler

Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler

Mail adresime gelen bu yazıyı önce uzun diyerek okumadım, ancak daha sonra boş bir vaktimde okudum ve gerçekten çok etkilendim. Belki bir hikaye belki de tamamen gerçek bir yazı bilemiyorum. Ancak ben de bir babayım ve tüm babaların okumasını şiddetle tavsiye ediyorum. Etkileyici ve düşündürücü bir yazı.

DOGAN CÜCELOĞLU’NDAN…..

ANAVATAN

Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:

– Hayrola, neden elimi öpmek istedin? (daha&helliip;)

Bir Babanın Evlatlarına Bırakmış Olduğu Vasiyet

Bir Babanın Evlatlarına Bırakmış Olduğu Vasiyet

Eski zamanlarda, atları çok seven ve aynı zamanda akıllı bir adam vardı. Bu adam günün birinde öldü. Ardında 19 cins at bıraktı. Adam vasiyetinde, atlarının yarısının oğluna, dörtte birinin sadaka olarak fakirlere, beşte birinin de uşağına verilmesini istiyordu.

Köyün yaşlıları işin içinden çıkamadılar. 19 atın yarısını adamın oğluna nasıl vereceklerdi? Oğula 9 at verseler, geriye kalan atı ikiye bölemeyeceklerine göre, bu vasiyeti nasıl yerine getireceklerdi? İki haftadan fazla bir zaman bu işin üzerine düşündüler, ama çıkar bir yol bulamadılar. Sonunda, komşu köyde yaşayan bilgenin yanına gidip ondan yardım istemeye karar verdiler. (daha&helliip;)

Mutlu Evliliğin Sırrı

   Mutlu Evliliğin Sırrı

   (Eşinizin içindeki küçük kızı düşünmek ve ona göre davranmak)

Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. “Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir” diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.

Alaycı bir ses tonuyla:
Ekmek parası mı istiyorsun? Diye sordu.
— Hayır çikolata parası lazım!  (daha&helliip;)