Otuz Yıl Sonra Almış Olduğum Ders Gerçek Hikayedir

cemaatÇocukluğumdan kalan unutamadığım hatıralarımdan birisi ve 30 sene sonra bu hatıranın sebebiyle aldığım ders

Herkesin mutlaka çocukluk çağlarında unutamadığı kendince çok güzel hatıraları vardır. Onları hasretle anar ve bazen en yakınlarına anlatır, bazende sadece kendisi düşünür mutlu olur. Ama bunu paylaşmam gerektiğini düşünüyorum. (daha&helliip;)

Resulullah’dan (s.a.v) Hastalar İçin Okunan Şifa Duası

Resulullah’dan (s.a.v) Hastalar İçin Okunan Şifa Duası

duaEbu Hüreyre ve Ebu Said (r.a) den rivayetle Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Mü`min kişiye bir ağrı bir yorgunluk bir hastalık bir üzüntü hatta ufak tasa isabet edecek olsa Allah onun sebebiyle mü`minin günahından bir kısmını mağrifet buyurur.” Kütübüsitte/4692

Enes b. Malik (r.a) den rivayetle
Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri ferman etti: “izzetim ve celalim hakkı için mağfiret etmek istediğim hiç (daha&helliip;)

ALLAH’ın Manevi Huzuru

ALLAH’ın Manevi Huzuru

huzurBir evliyaullah Kabe’ye gitmek ister, yola çıkacağı zaman, oğlu ona sorar; “Baba nereye gidiyorsun?” Babası “Beytullah’a gidiyorum” der. Çocuk zanneder ki Beytullah’ı gören o evin sahibini görür, bunun için çocuk ağlar ve babası beraber gitmesini kendisinden rica eder.  Babası çocuğun ağlayışına tahammül edemediği için  çocuğu da beraberinde götürür, Mikattan ihramlarını beraber giyerler, nihayet Beytullah’ı gördüklerinde çocuk hemen düşer ve ruhunu hakka teslim eder, babası: “Ey ciğer parem  yavrum ne oldu, nasıl öldün” diyerek ağlar, ummadığı yerden kendine şöyle bir ses gelir.

“Sen beyti görmeyi istedin gördün, çocuk evin sahibini görmeyi istedi ve o da gördü. Çocuk şu anda ne yerde ve ne de göktedir, o Allah’ın manevi huzurundadır” der. (daha&helliip;)

ELION CAMMBELL’IN HATIRA DEFTERİNDEN

ELION CAMMBELL’IN  HATIRA DEFTERİNDEN

canakkaleAvustralyalı Elion Cammbell’in  hatıra defterinden alınan bir gerçekte şöyle;

 “Ateşkes sırasında Türkler şehitlerini gömüyorlardı. Arkadaşlarımızdan birkaç kişi gönüllü olarak onlara yardım etmek istedi ve bu korkunç görevde dost ve düşman iş birliği yaptılar…” İşte bu sırada yapılan konuşmalarda açlığını hissettiren bir Mehmetçiğe, bir Avustralyalı asker sığır eti ve bisküvi getirir.  Mehmetçik bu hareket karşısında hislendi. Sonunda görev tamamlanmıştı. Her iki tarafın da askerleri siperlerine çekilmiş bekliyorlardı. Vurulan silah arkadaşlarına son vedalaşma bitmişti.

Türk subayı bir kaç adım ilerledi ve selam verdi. Bizim subaylarımız da selam aldılar.  Böylece ateşkes sona ermişti. Düşmanlarımızın nezaketlerinde bir yüce ruhluluk, bir soyluluk vardı. dünya şövalyeliğinin kutsal emaneti onlardaydı sanki. (daha&helliip;)