Nasrettin Hoca

Nasrettin Hoca

nasrettinNasrettin Hoca pazarda zeytin satıyormuş…

İki üç sokak ileride oturan yarıbuçuk tanıdığı bir kadın gelmiş.
Kadın: – Zeytinin iyi mi?
Hoca: – Tadına bak.
Kadın: – Ben orucum.
Hoca: – Madem oruçlusun zeytini al git parasını sonra ver.
Hocanın birdenbire aklına düşmüş; Ramazanlık değilmiş çünkü…
Hoca: – Tuttuğun oruç ne orucu ki? (daha&helliip;)

Beyaz Ayı Fıkrası

Beyaz Ayı Fıkrası
8 – 9 yaşlarında bir çocuk var, bu çocuğun en sevdigi şey yatak odasındaki dolaba girip oyuncak beyaz ayısı ile oynamakmış.
Yalnız bu duruma annesi çok kızıyormuş çünkü kocası yokken sevgilisini eve getiriyormus.
Yine bir gün annesi sevgilisi ile dışarıda iş üzerindeyken çocuk dolapta beyaz ayısı ile oynuyormuş...

Bu sırada kadının kocası gelmiş kapı çalınmış, kadın panik ile adamı dolaba sokmuş…
Bu sırada içerde çocuk ve adam karşı karşıya oturuyorlar..
(daha&helliip;)

Tren Kaçtı İsimli Fıkra

Tren Kaçtı (=

Temel ve arkadaşları tren istasyonuna gitmişler. İçlerinden biri gişeye yaklaşıp bilet almış ve trenin kalkmasına ne kadar zaman olduğunu sormuş.

-Bir saat on beş dakika…

Arkadaşlarına dönmüş:

-Daha çok var, hadi gidip şu karşıki kafede çay içelim..

Oradan buradan derken lâf lâfı açmış… Birden tren düdüğüyle kendilerine gelmişler. Koşarak dışarı fırlamışlar ama, nafile… Tren kaçmış..Sormuşlar: (daha&helliip;)

Mafyadaki yolsuzluk fıkrası

Mafyadaki yolsuzluk fıkrası
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu.
Seçtiği adam sağır ve dilsizdi.
Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu.
Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, Bir de işaret dilini bilen tercüman buldular.
Tercüman işaretle sordu:
‘Para nerede?’ Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
– ‘Ne parası? (daha&helliip;)

Bizim Temel’i Dünya Tanır Fıkra

Bizim Temel’i Dünya Tanır Fıkrası Gerçekten Komik

Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Temel’e rastlamış. Herkesin gözü önünde ”Vay Temel…” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.

Tüm protokol bu dostluktan şaşkın…

Konuk gittikten sonra patron Temel’i çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Temel ‘Hiiç’ demiş. ”Ben eskiden komünisttim… 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.”

(daha&helliip;)

Sadece biraz gülün diye, kimse kendine pay çıkarmasın

Bu yazı sadece biraz gülün diye, kimse kendine pay çıkarmasın, kimseyi incitmek değil amacım

Kırkıncı evlilik yıldönümleriydi…

Güzel bir akşam yemeği ve ardından güzel ve romantik bir film ve gece olmuştu. Beraber yine aynı yastığa başlarını koyarak uyudular… ,

Gece sabaha karşı uyanan kadın eşini yanında göremedi. Mutfaktan hafif bir ışık geldiğini fark etti. eşi mutfakta masada oturuyor ; yanı başında içinde çok az kalmış bir şişe viski, bir elinde bardak diğerinde sönmek üzere bir sigara, gözleri küllüğün içindeki küllere ve izmaritlere dalmış derin derin düşünüyor. (daha&helliip;)

İnsan Kaynakları “Bitmemiş Senfoni”

İnsan Kaynakları “Bitmemiş Senfoni” isimli komik bir fıkra

Büyük şirketlerden birisinin genel müdürü, gerçek bir klasik müzik aşığıymış.

Günlerden bir gün, şehre ünlü bir orkestra gelmiş. Vereceği konserin en önemli parçası da Schubert’in ünlü ‘Bitmeyen Senfoni’siymis’. Genel müdür bu eseri dinlemek için çok hevesli olmasına rağmen, işi nedeni ile, konsere gidemeyeceğinden, gelen davetiyeyi şirketin insan kaynakları müdürüne vermiş ve;
(daha&helliip;)

Karışık birkaç fıkra

Temel ile Dursun

Temel

Güler yüzlü Temel Fıkrası

Savcı morgdaki üç ceseti incelemek üzere gelmişti.

Birinci ceset sırıtıyordu. Savcı nedenini sordu:

– “Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandı sevincine dayanamadı kalp krizi geçirdi ve öldü” dediler.

İkinci ceset de sırıtıyordu. Savcı sordu:
– “Bu neden sırıtıyor?”
– “Bunun da oğlu doğmuştu. Sevinçten kalbine yenik düştü” diye açıkladılar. (daha&helliip;)