Sırtında ne var? Boş yok, boş yok hiç!.. Namaz ki bir gök yolculuğu

Sırtında ne var? Boş yok, boş yok hiç!.. Namaz ki bir gök yolculuğu

namazBir varmış bir yokmuş 🙂 Böyle başlar ya hani masallar.. Ama bu anlatacağım masal değil, gerçekten yaşanmış bir zamanlar, şimdi masal olsa da..

Efendim delilerin-velilerin çok olduğu o eski zamanlardan birinde, meczubun biri camiye girer, belli ki namaz kılacak.. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır.. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider..

Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar..Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını.

Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan.. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar.. Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile.. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar..

(daha&helliip;)

Kendi kendimizin muhasebesini yapalım mı?

Kendi kendimizin muhasebesini yapalım mı?

Biraz düşünelim…
Değer verdiğimiz şeyler bize neler kazandırıyor? ya değer vermediğimiz şeyler bizden neler götürüyor ki bunu hak ediyorlar.

İlginçtir ki;
10 milyonu sadaka verecek olsak bu miktarı çok buluruz sadaka vereceğimiz kişi hakkında kılı kırk yarar bin bir düşünceler ile tereddütlere düşer vazgeçeriz, ama 10 milyon ile mağazadan birşey almaya gitsek alacak birşey bulamayız…

namaz

(daha&helliip;)

Doğumdan sonra hayat var mı?

Doğumdan sonra hayat var mı?Doğumdan sonra hayat var mı? isimli etkileyici bir hikaye

Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizdi. Haftalar birbirini izledikçe onlar da geliştiler. Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya başladı. Bu arada, etraflarında olup biteni fark etmeye başladılar. Bulundukları rahat, güvenli yeri tanıdıkça mutlulukları arttı. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlardı:

“Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel şey be kardeşim!” (daha&helliip;)

Allah’ım az daha dinimi, İslamı 20 kuruşa satıyordum!

Allah’ım az daha dinimi, İslamı 20 kuruşa satıyordum!

Londra’daki camii’ye yeni bir imam gönderilmiş. Adam şehire gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şöföre rastlıyormuş.

Bir gün, bilet alırken şöför yanlışlıkla 20 cent(kuruş) fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine düşünüyormus “20 centi(kuruşu) geri versem mi şöföre?”… ama içinden bir ses diyormuş ki “çok gülünç bir para, ve şöförün umrunda değil. Otobüs şirketi çok para kazanıyor zaten… sadece 20 centi(kuruş) onlara zarara sokmaz.” Ve bu parayı saklayabilir ve bana Allahtan gelen bir hediye gibi düşünebilirim… (daha&helliip;)

Okurken çok etkilendiğim ve de kendime dersler çıkardığım güzel, kısa hikayeler

namaz

Okurken çok etkilendiğim ve de kendime dersler çıkardığım güzel hikayeler
Birinci ve de en önemli ders. İlgimizi ve dikkatimizi hak edenler

Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi:
“Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adi nedir?..”  (daha&helliip;)

Öğretmen Bazen Anne Bazende Bir Babadır

“Öğretmen Bazen Anne Bazende Bir Babadır” isimli duygu yüklü bir hikaye

Okulun ilk gününde 5 nci sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, örgencilerine baktı ve hepsini ayni derecede sevdiğini söyledi. Ancak, bu imkansız idi, çünkü ön sırada, oturduğu yerde bir yana kaykılmış, ismi Teddy Stoddard olan küçük bir oğlan vardı. Bayan Thompson bir yıl önce Teddy’yi izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak, Teddy tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, bayan Thompson onun kağıtlarını büyük kırmızı bir kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (X) yapmaktan ve kağıdının üstüne büyük ”F” (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu. Bayan Thompson’un okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Teddy’nin kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun    hayatini gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karsilasti. (daha&helliip;)

Nasip (1000 Altın)

Güzel Dini Bir Hikaye Nasip (1000 Altın)

Gencin birisi Kâbe’de hep, “Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allahım, sana hamdü sena ederim” diye dua eder.

Bu durum herkesin dikkatini çeker.

Birisi, (Neden hep ayni duayı yapıyorsun, başka bir şey bilmiyor musun?) der.

O da anlatır: (daha&helliip;)

Kınalı Ali Hikayesi

Çanakkale Hikayelerinden Kınalı Ali Hikayesi

Üst teğmen Faruk cepheye yeni gelen askerleri kontrol ediyor bir taraftan da onlarla laflıyordu nerelisin gibi sorular soruyordu. Bir ara saçının ortası sararmış bir çocuk gördü.

“Adın ne senin evladım?…”
“Ali…”
“Nerelisin?…”
“Tokat Zilede’nim…”
“Peki evladım bu kafanın hali ne?…”
“Anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım…”
“Neden?…”
“Bilmiyorum komutanım…”
“Peki gidebilirsin Kınalı Ali…” (daha&helliip;)

Bir Saatin Bedeli

Her ebeveynin ama en çok da babaların okuması gereken etkileyici bir hikaye “Bir Saatin Bedeli”;

Ahmet yorgun argın eve gelmiş adeta kendini koltuğa zor atmıştı. Bir kaç dakika soluklandıktan sonra yanı başında duran Ömer’e baktı küçük çocuk babacım odama gelir misin sana bir şey göstereceğim şimdi olmaz Ömerciğim çok yorgunum bak her tarafım ağrıyor sen git oyna ben bir ara bakarım ama baba !!!

Hadi dedim Ömer biraz rahat dur.

Ömer umudunu kesip odasının yolunu tuttu. Aradan bir kaç saat geçmişti sesi soluğu çıkmıyordu haylazın. Ahmet kalktı odanın aralık duran kapısından baktı, Ömer yatağında kumbarasına sarılmış uyuyordu. İçeri girip ellerinin arasındaki kumbarayı aldı, etajerin üzerine bıraktı ve yavaşça üstünü örttü. Odadan dışarıya çıkarken biraz pişmanlık birazda şefkatle oğlunun yüzüne bir kere daha baktı. (daha&helliip;)

Gözlerin Manası…

Etkileyici bir hikaye, Gözlerin manası;

Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkanı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası.

Günler boyu iş aramış ama bulamamış… Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini… (daha&helliip;)